2. Bu annenin önünde iki yol vardı: İnanç yolu ya da zalim kralın
söz verdiği gibi, bir süreliğine yedi oğlunu korumanın yolu.
3. O inancı daha çok sevdi; Tanrı'nın söz verdiğine göre sonsuz
yaşama kavuşmak üzere onları koruyan inancı tercih etti.
4. Çocuklarını seven anne babaların duygularını nasıl
anlatabilirim? Küçük bir çocuğun kişiliği üzerinde hem akıl hem de biçim
olarak harika bir benzerliği yüklüyoruz. Bu anneler için özellikle geçerlidir,
çünkü doğum sancıları çektikleri için babalara göre yavrularına daha derin bir
şefkat duyarlar.
5. Anneler daha zayıf olduğu ve birçok çocuk doğurdukları göz
önünde tutulursa, onlar çocuklarına daha bağlıdırlar.
6. Yedi oğlu olan bu anne, diğer bütün annelerden çok kendi
çocuklarını sevdi. Yedi hamileliği boyunca kendi yüreğinde onlara karşı
şefkatli bir sevgi besledi.
7. Her biri için çok sancı çektiğinden dolayı onlara çok şefkat duydu.
8. Buna karşın Tanrı'dan korktuğu için çocuklarının geçici bir süre
güvenlikte olmasını değersiz gördü.
9. Bundan da öte, oğullarının soyluluğunu ve yasaya bağlılıkla
uyduklarını gördüğü için onlara karşı yüreği daha da duyarlıydı.
10. Çünkü onlar doğru, özdenetimli, cesur ve yüksek ruhlu, kardeşlerini
seven erkeklerdi; kuralları yerine getirerek ölüm pahasına da olsa annelerinin
sözünü dinlediler,
11. Bununla birlikte, çocuklarına duyduğu sevgiden dolayı
annelerinin onlara acıması için bu kadar çok etken olduğu halde, bu zorlu
işkenceler hiçbirinin aklını çelecek kadar güçlü değildi.
12. Ama anneleri her çocuğu teker teker inanç uğruna ölüme gitmeye
teşvik etti.
13. Ey ana baba sevgisinin kutsal doğası ve şefkati! Ey ana
babanın yavrularına karşı özlemi! Ey anaların yavrularını besleyen ve yılmayan
acısı!
14. Bu anne, onlara tek tek işkence edildiğini ve yakıldıklarını
görmesine karşın, inancı sayesinde tutumunu değiştirmedi.
15. Çocuklarının etinin ateş tarafından tüketildiğini, el ve ayak
parmaklarının yerlere saçıldığını, başlarındaki etin çenelerine dek maske
gibi açıldığını gördü.
16. Onlar için çektiği doğum sancılarından daha acı sancılar
tarafından sınanan ey anne!
17. Ey tek başına böylesine eksiksiz bağlılığı doğuran kadın!
18. Ne birincisi son nefesini aldığında, ne ikincisi büyük acılar
içinde sana acıklı bir biçimde baktığında, ne de üçüncüsü öldüğünde geri
döndün.
19. Ne aynı büyük acılarla cesaretle yüzleşen her birinin
gözlerine baktığında, ne de burun deliklerinde ölümün yaklaşmasının
işaretlerini gördüğünde ağladın.
20. Çocukların etinin diğer çocuklarının eti üzerinde yakıldığını,
eller üzerinde kesilmiş ellerini, başlar üzerinde derisi yüzülen başlarını, diğer
cesetler üzerine düşen cesetlerini ve bu işkenceleri izleyenlerle dolu bu yeri
gördüğünde ağlamadın.
21. İşiten insanlar için, ne en güzel söylenen ezgiler ne de
kuğuların şarkıları, bu çocukların işkencede annelerine seslenmelerinden daha
dikkat çekici olamazdı.
22. Oğullarına tekerlek üzerinde ve sıcak şişlerle işkence
edildiğinde ne kadar çok ve ne kadar büyük sancılar çekti!
23. Ama dinsel akıl bu duygular içerisinde ona bir erkeğin yürekliliğini
vererek, kendi ana sevgisini önemsememesi için güçlendirdi.
24. Yedi çocuğun yok oluşuna ve ustalıkla gerçekleştirilen çeşitli
işkencelere tanık olduğu halde, bu soylu anne Tanrı'ya inancı sayesinde
hiçbirini önemsemedi.
25. Kendi yüreğindeki konsey odasında büyük savunucuyu gördü
-doğa, aile, ana baba sevgisi ve çocuklarının işkence görmesi-.
26. Bu anne elinde iki oy pusulası tuttu, birisi ölüm için, diğeri
de çocuklarının kurtuluşu için.
27. Yedi oğlunu kısa bir süre için koruyabilecek kurtuluşu onaylamadı,
28. ama Tanrı'dan korkan İbrahim'in kızı olarak onun dayanma gücünü
anımsadı.
29. Ey yasayı haklı çıkaran ulusun annesi! Ey dinin savunucusu,
yarışın ödülünü yüreğinde götüren!
30. Ey katlanış konusunda erkeklerden daha soylu olan, dayanmada
adamlardan daha yürekli olan!
31. Tıpkı Nuh'un gemisinin evrensel tufanda dünyayı taşıyarak
dalgalara güçle dayanması gibi,
32. sen de, ey yasanın koruyucusu, her yandan duygularının seli ve
şiddetli rüzgarlara benzer etkilerle oğullarının işkence edilmesine soylu bir
şekilde dayanıp dine saldıran kış fırtınalarına sarsılmadan karşı koydun.